16 Mayıs Perşembe akşamı saat 19:00 civarında telefonum çaldı. Arayan Korhan Akgün. "Akşam Divan'da buluşalım mı?" sorusunu beklerken "Yarın Yunanistan'a gidelim mi?" sorusuyla karşılaşınca biraz şaşırmadım desem yalan olur. Hafta sonu şantiye işimizde son dakika iptal edilmişti, neden olmasındı?:) Bahane hazır. 1-2 telefon görüşmesi ardından saat 21:00 civarında ekip belli oldu : Korhan, Ferit, ben... Sina abinin orada saat 15:00 buluşulacak ve yola çıkılacaktı. Ertesi gün Ferit ve ben Mototal Sina'nın önünde hazırdık. Esengül'e kısa bir yağ su hava kontrolü yaptırdıktan sonra beklemeye başladık. Korhanın işi uzadığından saat 16:00 civarında herkes hazırdı ve tekerler dönebilirdi. Tabi cuma trafiğini hesaba katmamıştık. Zorlu akrobatik bir sürüş sonrası 17:15 te Mahmutbey gişelerden çıktık. İstanbul ve trafik yavaş yavaş arkamızda kalmaya başlamıştı. Önce Selimpaşa Petrol Ofisinde depo dolumu, sigara çay molası ardından yola devam. Turgay ve Faiz abiler BMW ekibiyle Thassos'ta onu biliyoruz ama telefonla ulaşamıyoruz. Neyse dedik gidelim artık bulamazsak başka yerde kalırız. Durmadan İpsala'ya kadar sürdük. Sınır öncesi benzinler tamamlandı, motorlar temizlendi. Arkasından gümrük. Korhan ile ben Turing ofisinden yeşil sigortalarımızı yaptırdık. Geçişte Korhana ikramiye çıktı ve X-Ray'e gönderdiler. 19:15 te girdiğimiz gümrükten 20:30 da ancak çıkabildik. Bu sırada Turgay abiye ulaşabildik ve son feribotun saat 22:00 de olduğunu öğrendik... O zaman tempolu gidiyoruz zira 170-180 km yol var. Yollar çok bozuk ama feribota yetişeceğiz. Bayağı hızlı bir sürüşten sonra yaklaşık 40 km kalmışken feribota oda ne? benzin dipte.. El kol işaretleri ile anlaşıp hızımızı azalttıktan sonra otobandan çıktık ve karanlıkta tabelasız Yunan yollarında Keramotiye gidiyoruz ümidiyle yol almaya devam ettik. Şansımıza doğru yoldaymışız ve saat 21:50 de biletlerimizi alıp gemiye binmiştik. Üçümüzünde benzin ışıklarımız yanıyordu:) 40 dakikalık keyifli ve Mythos'lu ( bilmeyenler için Yunanistan'ın sevdiğimiz birası) yolculuk sonrası gemi yanaştı ve sevgili Faiz abimiz bizi limanda karşıladı. 1-2 kaybolduktan sonra otelin yolunu bulup otelimize yerleştik.
Makryammos Beach Thassos merkeze 5 km uzaklıkta , geniş bir alana kurulu bungalowlardan oluşan ve söylenene göre adanın kendine ait özel plajı bulunan tek oteli. Bahçesinde tavuskuşları ve doğal güzellikleriyle cennetten bir köşe gibi gerçekten. Ama biraz pahalı:) Gecelik 120 Euro civarında. Adadaki kumsallar gerçekten çok güzel. Otele giriş yapıp hafif bir yemekten sonra BMW ekibiyle tanışıp sohbet ettikten sonra odalara gitmeye hazırdık. Sabah kahvaltı sonrası ekip ada turuna çıktı. Biz geçen sene zaten gezdiğimiz için otelde biraz daha oyalandık ve Turgay abinin önderliğinde öğlen yemeği için yola koyulduk. Yaklaşık 30 km uzaklıkta olan Kazaviti isimli dağ köyüne yemeğe gittik.
Çok güzel bir kır lokantası. Yemekler gerçekten başarılı. Standart menümüz caciki ve greek salad ile birlikte ev yapımı şaraplarından bir karaf istedik. Ben şarabı çok sevemedim ama tadına bakmış olduk en azından. Mythoslarımız eşliğinde musakka ve tandır ile yemeğimizi bitirdikten sonra incir tatlısı ve dondurma ikramlarıyla noktayı koyduk. Sahibesi en az yemekler kadar güzel ve cana yakın bir hanımefendi. Thassos'a giderseniz mutlaka ziyaret edin. Doğasıyla ve ambiansıyla 4 Vedat Milor yıldızını hakediyor:)
Günün kalanını otelde miskinlik yaparak geçirip akşam merkeze indik. Biraz alışveriş sonrası İngiliz bir bayanın işlettiği pubda oturup gün batımına karşı biralarımızı yudumladıktan sonra SIMI isimli balık lokantasına oturduk. Ferit bir önceki ziyaretinde denemiş ve beğenmiş. Kızartmalar masadan biraz şikayet aldı ama midyeler ve ahtapot güzeldi açıkçası. Plomari de olunca bir süre sonra hiç şikayet kalmıyor zaten:) Geceyi otelimizde geçirdikten sonra ertesi sabah kahvaltıyı kaçırmayıp tüm ekip dönüşe geçtik. Thassos adası biraz kafa dinlemeyi seven ve deniz güneş kumsal isteyenler için harika bir yer. Ama bazen fazla sakin gelebiliyor...